uzuuuuun uzun zamandır bişeyler yazayım diyorum ama yazamıyorum.neyse kısmet bugüne imiş. bugün çok yeni sayılmayan fakat izlenebilecek bi diziden bahsedeyim diyorum :)
uzun soluklu Kore dizilerine başlamayı hiç düşünmemiştim çünkü altyazısı devam eder mi diye hep endişe içindeydim.neyse bu endişemi aman ya İngilizce izlerim diyerek bertaraf ettim ve ön yargımı kırarak Lee Soon Shin'e başladım.
gerçekten de acaba 50 bölüm nasıl olur bizdeki gibi arap saçına döner mi süner mi saçmalar mı felan olaylarını da kafamda bastırmaya çalışarak izlemeye devam ediyorum.
bu dizi neden izlenir?
1-IU için
2-Jo Jung Suk için
3-Korelilerin günlük yaşantılarını biraz daha iyi anlamak için
zaten diğerlerinde de anlamıyor muyduk diye düşünenler için cevap: HAYIR!
ciddiyim çoğunda hep klasik insan figürleri üzerinden hikaye işliyor.hatta her şey masal edasıyla "evet ya işte aradığım aşk" "hem zengin hem de adam gibi adam" falan dedirtiyor.bu dizide aslında çok abartılacak bi olay yok itiraf etmek gerekirse sadece her şeyin masal gibi olmadığını gördüğümüz bi dizi.günlük yaşam vurgusu ve normal insanlar biraz daha ön planda.yine de seyirciyi çekmek için , Türk sinemasında gördüğümüz dramı ve Brezilya dizilerindeki entrikayı bulabilirsiniz. (örnek 1:"ben senin annenim yavrumm!!" örnek 2:"Elizabeth aslında o adamla evli ama çocuk Fernando'dan, Rosalinda'nın saçları rüzgarda nasıl bu kadar ahenklen uçuşuyor?") falan filan yani :D ehü ehü ehehe.
izlenebilecek bi dizi.hafiften konusuna değineyim, sakın romantik komedi diye düşünmeyin çoğu sitede açıklamalarında öyle yazmışlar ama değil.daha çok aile-dram-eğlence.tabi 29 bölüm izledim.bundan sonrasında aşk teması daha artarsa bilemem. klişe olduğu üzere bi kızı seven iki adam var.esas oğlanı seven kötü kız var.esas kızımız biraz ezik.bi de hiç anlam veremediğim sürekli çirkin, başarısız falan diye ailesinde bile yeriliyor esas kızımız IU... yahu delirmeyin abartmayın diyesim geldi.sonra olaylar biraz şekil değiştirince "kız güzelmiş hımmm" falan tarzı bi gidişat seziyorum dizide.
ne kadar spoiler vermeyim diye kastıysam çok üstü örtülü bi anlatım olmuş :D
yavaş yavaş 30 bölüm oldu yani düşünün o kadar yavaş bi "aşık olmadım ama ben bu kızı niye kıskanıyorum acaba?" olaylarına girdik. o yüzden romantizm bekleyenler canım siz bi ötede bekleyin sahne gelince ben çağırcam sizi :D
evde de hiiçç olaylar eksik olmuyo hep bi dram hep bi herkes birbirinden bişey saklamalar "aman ağzımızın tadı bozulmasın Ali Rıza Bey" tarzı olaylar.ama hep "yeter artık çıkın şu depresyondan" "söyle de kurtul" "bu da ne saklıyosa sanki ne var bunda?" "ya babanne sen bi karışma ya üff bi sen eksiksin" "oğlum doktor sen bu kızın elinde harcanırsın dur etme" tarzı izleyici mantığımla hareket edip "hiii oraya gitme bak öldürecek seni" gerginliğimle ekrandan ayrılmadan izliyorum.
tavsiye eder misin dersen canım, eğer slow motion'a dayanabiliyorsan izlenecek bir dizi.belki de 20 bölümle sınırlı olsaymış olaylar ışık hızında falan masal havasında olurmuş.
paylaştığım gif ve resimlere bakınca heheh yeni bölümü izleyim gideyim de diye düşündüm :))
yo in na ya bayılıyor olsam da 50 bölümde asıl baygınlığı geçriririm diyerek bulaşmadım ve düşünmüyorum :))
YanıtlaSilben de öyle demiştim de izleniyomuş :) 30a kadar geldim bakalım artık gerisi de yazın yayınlandıkça izlenir sanırım :D
Silgüzel blog kolay gelsin...
YanıtlaSil