3 Eylül 2011 Cumartesi

'zaman'sız...

çok beklediğimiz şeyler için bazen zaman geçmek bilmez....
ya da yapacak çok şey varken asla yetmez...işte öyle bir kelime zamansız...
çünkü saatler veya günler her neyse işte, aslında olduğu gibi akıyor...
hiç güne erken saatte başladığınız oldu mu? 5-6 sularında...
ben o vakitler güne başladım mı geceye doğru sanki sabah yaşadıklarımı dün yaşamışım gibi hissediyorum...
zaman bereketleniyor adeta...çoğalıyor...
ama çoğu zaman-özellikle de yazları- öğleden sonra uyandığım için sanki hiç bir şey yapmamış gibi hissediyorum...geceyse ayrı bir güzel uykusuz...her şeyin bir tadı var tadımlık olsa da :D

neyse bayramın son günü memleketteydim...Sivas Gürün.... Gökpınar denilen mükemmel manzaralı gölde piknik yaptık. vakit akıp geçti...ve oraya gittiğimde yaptığım klasik şeylerden biri olan nehirde yürümek suya ayak sallandırmak vs. gibi şeylerden hava serinlemesine rağmen vazgeçmedim.
Gökpınarın suyu buz tutmadan hemen önceki sıcaklık gibi...ayaklarını ilk soktuğunda acı çekiyor insan...kan adeta palazlanmış gibi çıkıyor ayaklardan yukarı...ama devam etmek istiyorsun...bir müddet daha daldırıyorsun çekiyorsun ve baştan aşağı bir ürperme sarıyor vücudunu...
beş dakika içinde soğukluğa alışıyorsun...pantolonların paçaları ıslanmış bir halde nehrin içinde hızlı akıntıya karşı yürüyorsun sığ bir yerde beklemek için....
vee o hissi seviyorsun :D
çocukluğumu hatırlatıyor bana...
Gürün yolu da her zaman ki gibi inişli çıkışlı...
ben küçükken dayımın broadway i ile giderdik Gürün'e her sene....
tam 11 kişi broadway in içinde...
4 ebeveyn ve 7 çocuk....
ama hiç sıkıştığımı hatırlamıyorum...camdan sarkmak, rüzgarı hissetmek, annenden doğduğundan beri arkadaşın olarak kaydedilmiş, sanki hazır çorba gibi kuzenler...yani eğlence!!!

konaklamak ve çocukluğun verdiği inanılmaz heyecanla saçma ama tatlı çekişmelerle yolculuk...
şimdi bana sorsan broadwayden geniş otomobil yoktur :D

ve Gürün yolu kuzenlerle bir başka tatlı...şimdi tabi bu biraz sınırları zorlamak olurdu...ne de olsa hepimiz BÜYÜDÜK...
ağaca salıncak kurmak ve telaşsızca mangal hazır olana kadar oynamak, ıslanmak...
sanırım her zaman özleyeceğim ve günün birinde anne olursam çocuklarımın da aynı güzellikleri yaşamasını isteyeceğim bir tomar anı bunlar...

neyse bu kadar bahsetmişken bir kaç resim koyalım belki yolun düşer de gidersin...







Hiç yorum yok:

Yorum Gönder