11 Temmuz 2012 Çarşamba

keşke Japon balıkları yeşil olsaydı...

"bişeye üzülüyorum" dedi "ama bilmiyorum ne olduğunu..."
yarına dair tüm hevesi uçmuştu.elektrikli süpürgeyle emilmiş gibiydi ruhu.
feri sönmüştü gözlerinin.karanlık bakışları vardı.
içine gömdüğü uzun yıllık anılarının arasında pamuklara sarıp sarmaladığı değerli bir kaç parça anı, bi fotoğrafla yerle yekzan oluvermişti.onların hep anı olarak kalacağını bilmiyor muydu? geçmişe dikilmiş bir parça yamayla kapamamış mıydı onların üzerini?? üzüntüsünün sebebi buydu muhakkak, biliyordu ama itiraf etmek imkansızdı.afalladı anlayınca...

bi daha yaşayamayacak mıyım bu duyguyu? dedi.
sanki sesler birbirini susturuyordu: "sakın ümit verme" diye.
ümit mi? sahi , var öyle bi kelime...
bi yanı çocuk olduğu için kanabilirdi belki de.kandırılabilirdi içindekiler tarafından...yaşadıkları onu avuturdu, uyuturdu bi anne gibi kollarında zaman... "sanki o hep benimmiş gibi" diye düşündü. neydi bu kadar bağlayıcı olan?? neydi içinde taştığı halde dilinden düşmediği halde duyulamayan?? sahibine söylenmemiş kelimeler... sahibinden satılık kelimeler... "sahibi"... "ikimiz için de aynı özneyi kullanıyorum" diye düşündü yazarken... "biz"den farklı ama sesteş...
"demekki sadece bana ait değilmiş bu döküntüler... tek sahibi yokmuş yani."
karaya vuran cesaretsizliğini alıp koynuna uykuya daldı... Japon balığının turuncu yelesi gibi süzüldü gözyaşlarında gece. "turuncu" dedi sessizce..."sevmem aslında turuncuyu...keşke Japon balıkları yeşil olsaydı...."


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder